17 Mart 2013 Pazar

ARGO




Filmle ilgili dikkatimizi çeken ilk nokta tabi ki isminin Türkçe olması. Buradan Ben Affleck beyefendiye seslenmek isterim. Madem birtakım çağrışımlarda bulunmaya çalışıyorsun, film içinde de ARGO ne demek sorusuna delikanlı gibi cevap verebilmen lazım. Tabi bilim kurgu piyasası sizin elinizde değilmi? Başkası yapamaz bilim kurgu filmi, yaparsa da filmi böyle saçma sapan gereksiz bir yapımmış, aslında sadece birkaç Amerikalıyı kurtarmak için üç günde hazırlanmış bir oyunmuş gibi ti ye alırsınız değil mi?


Ama yok yok Ben efendi. GORA'yı yedirmezler sana merak etme. Başkası farketmemiş olabilir ama ben farketmiştim sizin niyetinizi. Filmin Humeyni devrimiyle alakalı olacağını duyduğumda ne alaka diye düşünmüştüm ama içimden bir şekilde biliyordum sizin bunu GORA'ya, AROG'a leke sürmek için yaptığınızı.

Nitekim filmi seyrettikten sonra gördüm ki bu kadar alakasız bir konuyu bile evirip çevirip bilim kurguya bağlayarak, Dünyayı Kurtaran Adam'ın çekilmesinden beri bilim kurgu sektöründeki tekelinizi kırma yolunda bir tehdit olarak gördüğünüz Türk sinemasına saldırdınız yine.




O beğenmediğiniz Türk bilim kurgu filmleri, imkanları ne kadar kısıtlı olursa olsun, geçtikleri döneme tarihsel olarak bağlı kalıyorlar en azından Ben efendi. Hem nereden biliyorsunuz Dünyayı Kurtaran Adam'ın geçtiği çağlara geldiğimizde gerçekten peluş canavarların dünyamıza saldırmayacağını? Sonuçta film gelecekte geçiyor değil mi? İstediğimiz gibi hayal kurabiliriz, bilim kurgunun olayı bu değil mi zaten?

Türk sineması gayet başarılı kurgu işinde fakat siz o kadar değilsiniz sayın Ben Affleck, hadi sizin filminize bir göz atalım... Olaylar 1980 yılında geçiyor. İstanbul sahnesine girişte Sarayburnu'ndan ilerde dev bir Türk bayrağı görüyoruz, bu bayrak sadece birkaç sene önce dikildi. Sultanahmet Camisine giriyosunuz içi Ayasofya. Amerikalıların çok lokal insanlar olduğunu biliyoruz ama emin ol Sultanahmet'in dışıyla Ayasofya'nın içini ayırt edebilir herkes. Ayrıca Ayasofya'nın içindeki melek tasfirleri de 1980 de açık değildi, üstü sıva kaplıydı. Daha neler neler ama ben çok fazla uğraşamayacağım burada senin açıklarını ortaya dökmeye, keşke sen de benim uğraştığımın onda biri kadar uğraşıp araştırıp böyle hatalar yapmasaydın. Kapalı mekanda sigara içtirip, ağız sağlığına fazla dikkat etmeyen karakterler göstermek 80 ler havası yakalamaya yetmiyor maalesef. Ayrıca Taken 2 ile Argo aynı zamanlarda çekildi İstanbul'da, Taken 2 de gereğinden fazla kullanılan Eminönü'ndeki çarşaflı kadın figuranlara ekstradan yarım mesai parası verip Tahran çarşısı diye göstermişsin orayı öğrenmedik sanma, çevremiz geniş çok şükür. Neyse İstanbul hakkındaki hatalarınız saymakla bitmez zaten fazla zaman kaybetmeyelim bununla ilgili.




Tahran'dan kaçırmaya çalıştığın o Amerikan bıyıklı Rayban gözlüklü amca var ya onu ben bile görsem 50 metreden anlarım Amerikan olduğunu, adamı Kanadalı diye yurt dışına kaçırıyorsun böyle saçmalık mı olur?
Ayrıca o hava alanında pasaportunu onaylatıp uçağa binene kadar yaşadığın gerginlik var ya, biz onu Türk insanı olarak yurt dışına her çıkışımızda yaşıyoruz. Bizi böyle şeylerle geremezsin.




Filmin sonuna koyduğun slide showda olayların gerçek fotoğraflarıyla filmdeki görüntüleri yan yana koyarak bakın ne kadar gerçekçi çektik aferin bize yüz puan demeye çalışmışsın ama kurtarmamış haberin olsun.

Amerika'nın lokal insanları sana Oscar'ını verdi ama bizden alabileceğin ancak 10 üzerinden 3,29.

Hiç yorum yok: