Ona da peki!
21 Nisan 2013 Pazar
Oblivion
En başta söylemem gerekiyor, film bilimkurgu değil. Amerikalıların bilim kurgu işini beceremediğini daha önceki yazılarımda da belirtmiştim. Afişlerine, trailerına aldanıp bilimkurgu tarzında iyi bir film beklentinizi gidermek amacıyla gitmeyin lütfen. Şahsen benim bilimkurgu açlığım Dünyayı Kurtaran Adam' dan beri devam ediyor. Ne zaman doyurucu bir bilim kurgu filmi izlemek istesem elim arşivimin tozlu raflarına gitmek zorunda kalıyor. Bilim kurgu adına yapılmış o güzel filmler neredeyse tarihi nitelik kazanma durumunda. Çok büyük bir ironi bu bence. Gelecek ile ilgili film seyretmek için tarihi eser peşinde koşacağımız günler çok yakında görünüyor.
17 Mart 2013 Pazar
ARGO

Filmle ilgili dikkatimizi çeken ilk nokta tabi ki isminin Türkçe olması. Buradan Ben Affleck beyefendiye seslenmek isterim. Madem birtakım çağrışımlarda bulunmaya çalışıyorsun, film içinde de ARGO ne demek sorusuna delikanlı gibi cevap verebilmen lazım. Tabi bilim kurgu piyasası sizin elinizde değilmi? Başkası yapamaz bilim kurgu filmi, yaparsa da filmi böyle saçma sapan gereksiz bir yapımmış, aslında sadece birkaç Amerikalıyı kurtarmak için üç günde hazırlanmış bir oyunmuş gibi ti ye alırsınız değil mi?
1 Mart 2013 Cuma
The Dark Knight Rises
28 Şubat 2013 Perşembe
Skyfall
Ben Bonyaski.... Igor Bonyaski.
Evet evet, ne zaman Bond'un son seri filmlerini seyretsem zihnimde yankılanan ses bu. Maalesef yapımcı şirket, Bond serisinin yeni başrol oyuncusu olarak klasik İngiliz jönü Jude Law ile anlaşmak üzereyken, Jude Law'un saç dökülmesi probleminden dolayı son anda rotayı Sibirya'nın bağrından kopmuş Rus delikanlısı Daniel Craig'e çevirdi. Böylece sanırım Jude Law için Hollywood kapıları sonsuza kadar kapanmış oldu. Belki saçlarını 3e vurdurup birkaç sene daha yardımcı rollerde yer alabilir fakat sonrası yok. Allah yardımcısı olsun.
Etiketler:
007,
Adele,
Bond,
Ceymis Bond Filmi,
James Bond,
Jude Law,
Skyfall
The Bourne Legacy
Filmin bitişi ile mail kutumu açmam ve compose tuşuna basmam bir oldu. Filipinli mektup arkadaşım, sevgili Jeremiah'a uzun bir mail attım, filmde Filipinler'de geçen sahneler ile ilgili, aklımda ki soruları sorma gereği hissettim. Aldığım cevaplar beni hayrete ve dehşete düşürmüştü.
Jeremiah ile arkadaşlığımız, benim ilkokul 5'ten sonra hazırlığa gitmem ile başladı. Herkes kendisine Danimarka'lı, İsveç'li, Alman mektup arkadaşları seçerken, listenin en altında onun ismini gördüm, Jeremiah De la Cruz. Kendisini mektup arkadaşı olarak seçtim ve bugün anlıyorum ki, hayatımın en doğru kararlarından birini vermişim. Çünkü seçmeseydim, bugün izlediğim filmle ilgili kafamdaki soru işaretlerini, birer ünleme, üç noktalara çevirecek kimse olmayacaktı. Bu süreç teknolojinin gelişmesi ve bizlerin büyümesine dek, yani bundan bir sene öncesine kadar, mektup arkadaşlığı olarak devam etti. Daha sonra mail ile haberleşmeye başladık.
27 Şubat 2013 Çarşamba
Recep İvedik ile hayat dersi
"Ekinler baş vermeden, kör buzağı topallamazmış."
Neden bu cümle ile başladığımı soracaksınız, bu cümle beni sayfalar dolusu yazı yazmaktan kurtarıyor çünkü. Bu cümle içinde hayatı, umudu, mutluluğu ve hüznü barındırıyor da ondan.
Kimilerinin başucu romanları olur, kimilerinin başucu filmleri. İşte benim başucu filmim bu filmdir. Hayatımda yeni bir sayfa açmamı sağlayan filmdir bu film. En kötü anımda, bana ışığı gösterendir, elimden tutup beni aydınlığa çıkarandır.
STBGGA 3
İlk olarak söylemem gereken filmin çok saçma olduğu. Çünkü zaman makinesi icat edilmiş olsaydı, çoktan gelecekten gelenler olurdu. O yüzden zaman makinesi icat edilmemiştir ve bu film baştan sona traştır.
Etiketler:
film,
inceleme,
men in black,
sinema,
siyah giyen adamlar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)